Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Almanya Yazı İşleri Ağı‘na (RND) bağlı gazetelere verdiği söyleşide, son günlerde ülkede ana gündemi belirleyen göç ve sığınmacılar konusunda açıklamalar yaptı.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan, “Baştan açıkça söylemek isterim. Şu anda Almanya’ya gelmek için çabalayan sığınmacı sayısı çok yüksek” dedi. Başbakan Scholz, şu anda ülkeye gelen sığınmacıların yüzde 70’inden çoğunun Almanya’ya ulaşana kadar başka hiçbir ülkede kayıt altına alınmadığını belirterek, “Üstelik neredeyse tamamı daha önce başka bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinde bulunmuş olmasına rağmen” diye devam etti. AB üyesi bir ülkeye gelen göçmenin öncelikle orada kayıt altına alınması gerekiyor.
Almanya’nın Avrupa’nın sınırlarını korumada destek verdiğini belirten Başbakan Scholz, Avusturya-Almanya sınır bölgesinde ilave güvenlik önlemleri uyguladığını, İsviçre ve Çekya ile de sınırın diğer tarafında ortak hudut kontrolleri yapılması konusunda uzlaşıldığını kaydetti. Scholz, Moldova ve Gürcistan’ın güvenli devletler listesine alınması yönünde AB çapında çabaların sürdüğünü sözlerine ekledi.
Yurt dışı temsilciliklerinde yabancılara parayla vize verdiği ortaya çıkan Polonya’ya dikkat çeken Scholz, “Artık Varşova’nın vize satmaması ve sığınmacıların Almanya’ya geçmesine onay vermemesinin” talep edildiğini de söyledi. Söz konusu gelişmeler nedeniyle Almanya’nın Polonya sınırı boyunda da kontrol ve tedbirlerin artırıldığını belirten Scholz, alınan tedbirler ile Almanya’ya geçiş yapan sığınmacı sayısının sınırlandırmasının mümkün olup olmayacağı sorusuna ise “Umarız tez zamanda çabalardan sonuç alındığını görürüz” diye karşılık verdi.
Yerel yönetimler üzerindeki yük
Başbakan Olaf Scholz, göç konusuyla ilgili olarak eyalet başbakanları ile Kasım ayında yapılması planlanan “Göç ve sığınmacıların finansmanı” konulu zirvede yerel yönetimlerle kalıcı bir sistem geliştirilmesinin amaçlandığını da söyledi. Önceki Angela Merkel hükümeti döneminde Maliye Bakanı olarak görev yapan Scholz, o dönemde yerel yönetimlere teklif ettiği, kayda geçen göçmen sayısına odaklı finansman teklifini tekrarladı. Scholz, “O zaman reddettiler, ancak hâlâ mantıklı bir öneri” diyen Scholz’un Maliye Bakanı olduğu dönemde yaptığı teklif, kaydı yapılan sığınmacı sayısı başına yerel yönetimlere destek verilmesini öngörüyor. Scholz’un göç konusuna bizzat el atarak, muhalefetten gelen sert eleştirileri ve göçe yönelik bir üst sınır uygulaması yönünde artan talepleri frenlemeye çalıştığı değerlendirmeleri yapılıyor.
Ukrayna savaşının başından bu yana Almanya’ya gelen 1 milyon 100 bin Ukraynalı sığınmacı dışında başta Suriye, Afganistan ve Türkiye vatandaşları olmak üzere yüz binlerce kişi de düzensiz yollarla gelerek iltica talebinde bulunuyor.
Sığınmacılar yerel yönetimlerin kapasitelerinin sınırına dayandıkları yönündeki eleştirilerin artmasına neden oluyor. Thüringen eyalet hükümeti Cumartesi günü yaptığı açıklamada, son günlerde çok sayıda düzensiz göçmenin giriş yaptığı Suhl kentindeki ilk kabul merkezine yeni göçmen alımının durdurulduğu belirtti. Buna neden olarak da merkezin üzerindeki yükün artması gösterildi.
AB’ye düzensiz göçün durdurulması
Almanya’nın, AB’ye göçü frenlemeye yönelik sert tedbirler içeren düzenlemeye hafta içinde onay vermesine ilişkin bir soruya da Scholz, “AB’ye düzensiz göçün durdurulması konusunda federal hükümet tamamen aynı görüşte. Bunu sadece birlikte ve dayanışma ile başarabiliriz. Almanya gücü yettiğinde bunun için yardım edecektir” diye konuştu. AB’nin hedeflediği reformla sığınmacıların yeniden AB’nin sınır ülkelerinde kayıt altına alınacağına işaret eden Scholz, “Bu durumda da AB üyesi ülkelere dayanışma içinde dağıtılacaklar ve iltica süreçleri de orada işleyecek” dedi.
Almanya uzun süren kararsızlığının ardından, AB genelinde geçerli olacak İltica Reformu’na bu hafta onay verdi. AB’yi yeni sığınmacı krizlerine karşı daha donanımlı hale getirmesi planlanan ve “kriz düzenlemesi” olarak da nitelenen reform, yoğun göçle karşı karşıya olan AB ülkelerine destek olacağına inanılan kimi sert maddeleri içeriyor. Bunlar arasında, ilticaya başvuran kişilerin AB’nin dış sınırlarında işleminin yapılması, gerektiğinde buralarda uzun süre tutulmaları ve barınma ile bakım gibi konularda standarların düşük olması halinde buna müsamaha gösterilmesi de söz konusu. Ancak tüm bunlar için Brüksel’in bir kriz durumunu resmen derecelendirmesi şartı koşuluyor.
Ayrıca, kriz durumlarında göçmenlere karşı daha sert müdahalelerde bulunulabilecek. Bu bağlamda, AB’nin dış sınırlarında çok daha fazla göçmen iltica başvurusu sürecinden geçirilecek ve o noktalarda başvurular reddedilebilecek. Tasarı, dış sınırlardaki kamplarda göçmenlerin 20 haftaya kadar tutulabilemelerini de öngörüyor.
Almanya’daki sığınmacı sayılarındaki artışa ilişkin tartışmalar, hükümetin anketlerde giderek puan kaybettiği ve önemli eyalet seçimlerinin yapılacağı bir dönemde yeniden hararetlendi. Göç ve İslam karşıtı tutumuyla bilinen sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi, ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin ardından ülkenin en güçlü ikinci siyasi gücü konumuna yükseldi. 8 Ekim’de en büyük yüzölçümüne sahip, zengin eyalet Bavyera ile finansın kalbi Hessen’de eyalet meclisi seçimleri düzenleniyor.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de geçen hafta sığınmacılar konusunda “Sınıra dayandık” diye konuşmuş, ardından eyalet ve federal düzeyinden çok sayıda politikacı da benzer açıklamalarda bulunmuştu.
epd, DW / ETO, JD